Hakkı Öznur: 5447 gündür Erdoğan’dan ses çıkmıyor
Duruşmaya, Muhsin Yazıcıoğlu‘nun oğlu Furkan Yazıcıoğlu, ağabeyi Yusuf Yazıcıoğlu, Muhsin Yazıcıoğlu’nun dava ve yol arkadaşlarından araştırmacı yazar Hakkı Öznur, İlker Kayalıoğlu., Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır, MYP teşkilatları, İstanbul Beykoz Alperenler Derneği, yazar Emre Keskin ve çok sayıda Alperen katıldı.
Araştırmacı Yazar Hakkı Öznur devam eden dava ve mahkeme süreciyle ilgili şu açıklamayı yapmıştır:
Liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu ve dava arkadaşlarımızın şehadetlerinin üzerinden 14 yıl ,10 ay,, 27 gün,
Tam 5447 gün geçti. Dava yine ertelendi. Zaten böyle bir şeyi bekliyorduk. Şaşırmadık.
Mahkemede görülen dava bir hırsızlık davası. Suikast davasını hırsızlık davasına soktular. Nitelikli hırsızlık, vb. konulardaki yargılamalar, gerçeklerin ters yüz edilmesidir.
Karşımızda, küresel yapı ve elemanlarının emperyalist güçlerle birlikte işlediği, suç delillerini tamamen yok etmeye çalıştığı, tamamen planlı, programlı, son derece profesyonel bir suikast var.
Milletin adamı şehit Muhsin Yazıcıoğlu’nun dava ve yol arkadaşları bizlerin ve kamuoyunun ortak kanaati;
Helikopter düşmedi, düşürüldü.
Liderimiz ve dava arkadaşlarımız küresel bir organizasyonla şehit edildiler.
Küresel emperyalizmin yerli işbirlikçileri de küresel suikast organizasyonda aktif olarak rol almıştır. Muhsin Yazıcıoğlu davasında devam eden mahkeme süreçleri, suikastin küresel örgütlü bir yapı tarafından gerçekleştirildiğini göstermektedir.
SUİKAST, ÜLKEYİ 22 YILDIR YÖNETEN AKP İKTİDARI, DÖNEMİNDE İŞLENDİ
25 Mart 2009’dan günümüze 2 Cumhurbaşkanı, 3 Başbakan, 8 TBMM Başkanı, 10 İçişleri Bakanı, 10 Adalet Bakanı, 10 Ulaştırma Bakanı, 8 Milli Savunma Bakanı, 6 Dışişleri Bakanı, 7 Başbakanlık Müsteşarı, 6 Genelkurmay Başkanı, 10 Kara Kuvvetleri Komutanı, 7 Hava Kuvvetleri Komutanı, 6 Deniz Kuvvetleri Komutanı, 10 Jandarma Genel Komutanı, 3 MİT müsteşarı, 7 Emniyet Genel Müdürü ve çok sayıda bakan, savcı, hâkim, emniyet müdürü değişti.
Ancak liderimizin ve dava arkadaşlarımızın şehit düştükleri elim olay, aydınlatılamadı. Tam aksine, dosya karartılmaya, kapatılmaya, örtbas edilmeye çalışılmıştır.
Muhsin Yazıcıoğlu AKP iktidarı döneminde şehit edilmiştir. Muhsin Yazıcıoğlu soruşturmasına engel olanlar, “kaza” diyenler, “kazadan kaza çıkarmayın” diyenler, “bu davanın peşini bırakın, kaza ile düştü, ne uğraşıyorsunuz?”, “helikopter dağa çarptı öldüler, ne peşine düşüyorsunuz”, “Ne karıştırıyorsunuz? Gitti dağa çarptı. Bırakın bu olayla ilgilenmeyin.” diyenler, AKP’li siyasiler, bakanlar ve bürokratlardır.
Her konuda konuşan, Kaşıkçı suikasti için BM’ye bile giden ve orada da konuşan AKP Genel Başkanı Erdoğan; Küresel organizeli, planlı, programlı, Muhsin Yazıcıoğlu suikastı için sessizliğini koruyor. İlgisiz tavrını devam ettiriyor. 15 yıldır devam eden davayı görmezden gelmeye devam ediyor.
Ey Erdoğan! Milletin adamı “ŞEHİT LİDER” Muhsin Yazıcıoğlu Aldanmadı’, ‘aldatmadı.’ Milletimizden özür dileyecek yanlışlar yapmadı. Ne ‘aldandı’ ne ‘aldattı’. Hep doğru, ilkeli, tutarlı siyaset izledi.
Muhsin Yazıcıoğlu’nun “gizli ajandası” yoktu.
40 yıllık siyasi yaşamında her zaman milli iradenin ve demokrasinin yanında yer aldı.
Erenler der ki: “Kıblesi net olanın istikameti de nettir”.
İstikameti –kıblesi doğruydu.
Sistemin adamı değil, Davasının adamıydı.
Küresel ve derin odakların değil,
BÜYÜK TÜRK MİLLETİNİN temsilcisiydi.
DÖNEMİN BAKANLARININ, ASKERİ VE SİVİL BÜROKRASİNİN MENSUPLARININ YARGILANMASI ENGELLENMİŞTİR
Mahkeme safhalarında da şahit oluyoruz ki; bu davada isimleri geçen bazı şüpheliler açıkça korunmuş ve ödüllendirilmişlerdir. Hükümet, olay olduğunda bölgede görev yapan ihmalleri ve kusurları bulunan, bilgi kirliliğine yol açan, arama kurtarma ile uğraşmayan, hiçbir şey yapmayan bürokratları ödüllendirmiştir.. Hükümet, suçluları korumuştur. Sanık olarak yargılanması gerekenler tanık olarak mahkemelerde konuşturuluyor. Mahkemelerde ifade vermesi gereken bakanlar, bürokratlar, devlet görevlileri, mahkemelere çağrılmıyor, haklarında bir soruşturma bile açılmıyor.
15 yıl oldu. usulüne uygun ne askeri ne sivil bürokraside soruşturma yapılmadı. Davayı takip eden Avukatlarımız, yüzlerce bilgi ve belge ortaya koymasına rağmen askeri bürokraside hiçbir askeri soruşturma yapılmamıştır. Beyanlar sürekli değişmekte, deliller karartılmakta, dosyalar ayrılmakta ve süreç tıkanmaktadır. İhmalleri, kasıtları, suçları olanlar, himaye edilmiş ve ödüllendirilmişlerdir.
Arama-kurtarmayı akamete uğratan ve devlet ciddiyetiyle bağdaşmayan sorumsuzca açıklamalar yapanlar siyasal iktidar tarafından yıllardır koruma altındalar. Dönemin siyasi sorumluları, bakanları, bürokratları (askeri ve sivil bürokrasi) yargılama safhasına, soruşturma safhasına sokulmuyorlar ve dosyaya dâhil edilmiyorlar. Askeri ve sivil bürokrasinin bazı mensupları da bu elim olayda şüpheliler içerisindedir.
DÜZMECE RAPOR HAZIRLADILAR “SUİKASTİ” KAZA OLARAK GÖSTERDİLER
DDK raporunda Sivil Havacılık Kurumu başta olmak üzere Ulaştırma Bakanlığı’na bağlı diğer ilgili kurumların ihmal ve kusurları, tek tek sıralanmış ve belgelerde tahribat yaptıkları ve sahte evrak düzenledikleri de devam eden soruşturmalarda ortaya çıkmıştır.
Başta Ulaştırma Bakanlığı olmak üzere ilgili kurumlarla ilgili onlarca delil mahkeme heyetine sunulmuştur. Binali Yıldırım’ın başında olduğu Ulaştırma Bakanlığı, düzmece bir rapor hazırlayarak olay için “kaza, pilotaj hatası” demiştir. Ölümcül olay için “küçük kaza, pilotaj hatası” denilerek dosya kapatılmaya çalışılmıştır.
Devlet kurumlarında usulüne uygun “Kaza Soruşturma Kurulu” oluşturulmadı. Askeri ve sivil bürokrasi, yetkisiz ve belgesiz kişileri, Kaza Kırım Ekibi’ne seçti. Enkaz bölgesindeki Kaza Kırım Heyetleri, delilleri karartarak, suikastı kaza olarak göstermeye çalışmışlardır
Kaza Kırım Heyeti Başkanı Ferudun Seren, “Kaza kırım tarihi itibariyle bizim ekip olarak herhangi bir kaza kırım eğitimimiz, belgemiz yoktu” demişti.
Sanık olarak yargılanması ve delilleri karattığı için baştan beri tutuklu olması gereken Kaza Kırım Heyeti Başkanı Ferudun Seren, mahkemede skandal ifadeler kullanmıştır. Kaza kırım eğitimi almamış bu kişi Ulaş- tırma Bakanlığı tarafından kaza kırım heyeti olarak görevlendirildiklerini söylemişti.
Ferudun Seren ve ekibi 29 Mart 2009 günü enkaz bölgesinde helikopter cihazını alıp Ankara’ya getirip delilleri karartan ekibin başıdır. Delilleri karartan, sahte delil üreten kirli yol ve yöntemlere başvuran Kaza Kırım Heyeti’nin Başkanı Ferudun Seren’i koruyan, sahip çıkan Binali Yıldırım’dır. Binali Yıldırım vb. kendilerini asla sıyıramazlar.
YARGILANACAKSINIZ, HESAP VERECEKSİNİZ!
Bu suikast davasını kapatmalarına asla izin vermeyeceğiz. Hiçbir güç, odak, mihrak bizim davayı takip etmemizi engelleyemez.
Zannetmesinler ki susacağız, korkacağız, çekineceğiz. Zannetmesinler ki mahkeme salonlarını, adliye koridorlarını , meydanları terk edeceğiz!
Kimse bizi sindiremez, korkutamaz! Muhsin Yazıcıoğlu çizgisini sürdüren dava ve yol arkadaşları, Alperen gençliğimiz mahkemelerde, adliye binalarında, meydanlarda olmaya ve davayı sonuçlanana kadar takip etmeye devam edecektir. Asla peşini bırakmayacağız!
Onun için bir kez daha vurguluyorum; hakimler ,savcılar hukuku yerine getirin! Size dikte ettirilen emir ve talimatları tanımayın. Keyfi kararlar almayın. Vicdanınızın sesini dinleyin.
Devlet içinde hükümet içinde ordu içinde bürokrasi içinde bu olayı örtbas etmeye, karartmaya, kapatmaya çalışanlar, hain emellerinde muvaffak olamayacaklar.
Devam eden davada, korunan, kollanan, mahkemelere çıkartılmayan, ifadeleri bile alınmayan kim varsa; makamları, mevkileri ne olursa olsun bir gün mutlaka, hepsi adalet önüne çıkarılacak ve millete hesap vereceklerdir.
Bilgi kirliliğine yol açmaktan, somut delilleri, belgeleri tahrip etmekten, sahte delil üretmekten, suç delillerini yok etmekten, bilinçli olarak yanlış koordinatlar vererek enkaz bölgesine ulaşmayı engellemekten, çalışmaları sabote etmekten, görevi kötüye kullanmaktan, ihmalden, kusurdan, davayı karartmaya, kapatmaya, örtbas etmeye çalışmaktan, hepiniz yargılanacaksınız, sanık sandalyesine mutlaka oturacaksınız.
AKP iktidarı tarafından korunan, kollanan, mahkemelere çıkartılmayan, ifadeleri bile alınmayan kim varsa; makamları, mevkileri ne olursa olsun bir gün mutlaka alayı adalet önüne çıkarılacak ve millete hesap vereceklerdir.
Kaçışınız yok! Hepiniz, adalet önünde hesap vereceksiniz. Kaçışınız yok! Adaletten ve milletten kaçamayacaklar. Adalete, millete hesap verecekler. Gün gelecek devran dönecek, alayı hukuk önünde yargılanacaklar.
Bu suikastta kim, kimler varsa, yer almışsa, rol almışsa nerede saklanırlarsa saklansınlar, bulacak, çıkaracak, milletimizin huzurunda hukuk içinde hesabını soracağız.
Bir gün mutlaka hukukun hâkim olduğu gerçek mahkemelere çıkartılacaksınız. Milletimize hesap vereceksiniz.
Şehadete yürüyen liderin dava ve yol arkadaşı olarak bir kez daha söylüyorum: Bir gün mutlaka hukukun hâkim olduğu, gerçek mahkemelere çıkartılacaksınız. Adil bir yargılama ile hukuk önünde yargılanacaksınız! Milletimize hesap vereceksiniz.
Bizim Allah’tan başka kimseden korkumuz yok. Allah’a can borcumuzdan başka kimseye eyvallahımız yoktur! Tek gücümüz, tek dayanağımız Allah (C.C) ve Büyük Türk Milletidir…